Eğitim hayatı her dönemin tartışmalı konularının başında gelmiştir. Çünkü eğitim hayatı uzun vadede sonuç getiren ve bundan dolayı da kısa vadeli bakış açılarının ilgisini pek çekmeyen bir yaşam alanıdır.
Aslında, sonuçları uzun vadede ortaya çıksa da, toplumların geleceğini şekillendiren ve özellikle gelecek ile ilgili kesin vurucu etkileri olan bu yaşam alanının çok oynanan alanlardan olmaması gereklidir. Ancak, biz biraz aksi davranışla, eğitimi çok fazla oynadığımız alanlardan yapıverdik.
Felsefesi “gelecek seçimlerden çok gelecek nesilleri düşünen” insanlar olarak bu durumu eğitime önem vererek ispatlayabilmemiz mümkündür.
Sistem tartışmalarının sürekli gündem oluşturduğu eğitim alanının belki de en büyük olumsuzluk aşılayıcısı kararsızlıktır. Bir türlü eğitimimize nasıl yol aldıracağımıza karar veremedik dersek, yanılmış ya da yanıltmış olmayız.
İlköğretimden tutalım da lisansüstünün son aşamasına-doktoraya kadar her aşamada krizli durum dama taşı etkisiyle insanımızı ve neslimizi olumsuz anlamda etkilemektedir.
Son zamanlarda tartışılan sınavda barajın ortadan kalkmasından daha büyük sorun gelecek nesillerimizin gözlerindeki çaresizliktir. Nedir bu çaresizlik? Rotası belli olmayan gemiler gibi bir o yana, bir bu yana savrulan milyonların varlığı. Bu milyonların hepsinin derdi “aldığı eğitime göre yetişmiş insangücü olarak çalışma hayatına dahil olmaktır”. Elbette bu da çok doğal ve normal olan bir haktır. İnsanlar neden eğitilirler? Toplumun ihtiyacına uygun bir şekilde yetiştirilip de istihdam edilmek için.
Her yıl yeni istihdam alanlarına girmiş ve yerleştirilmiş insanımızın olması bütün toplumumuz için gurur kaynağıdır.
Ancak her yıl istihdama katkıda bulunmadığı için tercih edilebilir olmaktan çıkan alanların eklenmesi de bu gururun aksine üzüntü kaynağıdır. Üzülmekten başka elden bir şeyin gelmemesi de daha acı bir boyutu anlatır.
Her yıl yenilenen bir nesli karşısında gören insanlar olarak, biz eğitim ordusunun neferleri, bu hadiseleri canlı olarak yaşıyor ve seyrediyoruz. Bu yenilenen neslin gözünde bir ümit ışığı mı var, yoksa bir ümitsizlik girdabında savrulan insan portresi mi çiziyor? Bunu gençliğimize bakarak ve görerek yaşıyoruz.
İnsanların gelecek ile ilgili endişelerinin olması onları erkenden yaşlandırıyor, hayattan bezdiriyor, onlara sevmeyi unutturuyor. Yılgın ve bezgin haliyle de o nesle herhangi bir ideali aşılayabilme şansınız olmuyor. Siz ne anlatırsanız anlatın, karşınızdaki insanlar anlattıklarınızı anlayamayacak ve anlamlı bir yükleme yapamayacaktır.
Dershaneye girdiğiniz öğrencinin okuduğu bölümde tunelin ucunu görüp görememeye bağlı olarak sizinle birlikte olma düşüncesi olacaktır. Eğer sizinle birlikte olamayan kategoride bir öğrenci grubuyla bir aradaysanız, grubun beklentisine göre sonuç aldığınızı türlü geribildirim yöntemleriyle anlayabilrisiniz.
Öğrenci sayısının fazla olması, kontenjanların tamamen dolu olup olmamasından daha önemli olan şey “nesillerinizi rotası belli olmayan gemilere döndermiş olup olmadığınızdır”. Bu durum kısa bir müddet yerleşmeyen insanları belki bir bölüme yerleştirerek mutluluk yükleyebilir. Ancak belirli bir vadenin sonunda (çoğunlukla 2-4 yıl) sonra daha alt sıralardan gelerek aynı bölümü bitirenlerin daha üst sıradakilerin haklarını ellerinden alan adaletsizliğin müsebbibi olduklarında daha yüksek miktarlı mutsuzluğa neden olabilecektir. Daha çok sayıda rotası belli olmayan gemi gibi dolaşan gençlğin sayısal artışını da beraberinde getiren bir sonuca sahip olunacaktır.
Gençlik bizim geleceğimizdir. Geleceğini güçlü kurmak isteyen toplumlar gençliğini mutluluğa daha çok sevk eden atılımlar yaparlar. Onlara geleceğe daha çok motive olacakları bir ortam hazırlamadan onları mutlu etme şansımız yoktur. Ancak ve ancak gençliğimize hitap eden yenilikçi bakış açılarıyla donatılmış bir eğitim modeli bizi kalkındırabilir ve dünya ile rekabet edecek seviyeye ulaştırır.
İnsanlarımız da biraz daha eğitimin faydasına nasıl inanacaktır? O eğitimin çocuklarını toplumda yükselttiklerini gördüklerinde. Eğitimin çocuklarını toplumda farklı bir yere koyduğunu gördüklerinde daha çok eğitim talebinde bulunacaklardır.
O halde bir daha değiştirmeyi düşünmeden devrim nitelikli eğitim reformu ihtiyacını sembolik davranış ve etkilerden uzak kalacak biçimde yerine getirmek hepimizin görevidir. Geleceğimizin garantisi ancak güçlü eğitim ile donatılmış yeni nesillere sahip olmakla sağlanabilir diyerek noktayı koyalım.
Makale Yazısı-
Gençliğimiz Rotası Belli Olmayan Gemiler Misali
Yazar Mustafa Talas - Mesaj Gönder
Yorum yazarak Yeni Malatya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Malatya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Malatya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Malatya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Malatya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Malatya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Malatya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Malatya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.